I
SONBAHARDA BULUŞMA
Bulut urbalar, toprak galoşlar giydim;
Sevdalıydım, deliydim; yapraklı yollar
Geçerek geliyordum sana İstanbul
Mevsim sonu ihtiyarlıyor; o sarı
Kuş ötüyordu bir yerde, hiçbir yerde.
Sofada minderlere oturuyorduk;
Eski güneşe doğru oturuyorduk;
Bizdik pencerede, bizdik gelen geçen;
Bizdik akşamla çıtırdayan ve susan;
Susmak rüzgâr çığlığı gibiydi bende;
Konuştukça bir yaprak dökümü sende.
II
SONBAHARDA AYRILMA
Camlarda birdenbire başlıyordun,
Camlarda bitiyordun birdenbire.
Ayrılığa dönerken etekle baş
Dalların arasında birdenbire,
Sonbaharın en kanlı yemişi,
Yokluğun düşüyordu ellerime.
Artık burnumda göz pınarlarının
Kokusu, sıkıntılı ve bulutlu,
Yağmurun inmesini bekleyerek,
Boşluğunda bakmıyordum, ürkek.
Naspoli ağacı var ya, o senin.
On bir vapuru geçiyor, o senin.
Senin ne varsa bir kez sana değen,
Eski sokak, gökyüzü ve fesleğen.
III
SEN VE BAŞKALARI
Bir sen yürürsün sokakta, yürürken;
Oturursun koltuğa, oturunca.
Su, bir senin bardağında en çok su.
Bir senin kolların bileziklidir.
Bir senin ağzın dudaklı ve sıcak.
Bir sen memelisin, ince bellisin.
Başkaları…
View original post 217 kelime daha