Ebe, SOBE
Küçük Prens hikayesinde;
Bir sır vereyim mi dedi pilota çocukça bir ses ”küçülün güzellikleri görmek için”.
Bir anlığına bırakın zamanı, hedeflerin, aşırı hırsların olmadığı bir zamana kurun saatinizi…
Zamanınız mı yok yine yoksa…
Çocukluğumuz ayrı ayrı dile gelse; duyguları değişkenlik gösterse bile, ‘ne kadar sıkıcısınız’ derdi en başta sanırım.
Ve devam ederdi susmadan konuşmaya.
Çünkü o, o kadar süre sustu ki…
“En son beraber saklambaç oynuyorduk hatırladın mı, benden uzaklara gittin o anda. Sobelenmek de umrumda değildi , o nedenle arkandan ‘gitme, burdayım’ diye seslendim.
Hala uzaklarda ne arıyorsun, peki buldun mu hazineni, ya da mutluluk dediğin şeyi…
Ne bana çeviriyorsun yüzünü ne de seni beklerken gördüğüm asıl güzelliklere… Oysa ne kadar bütün ve mutluyduk bir’likte.
Sen beni görmesen de ben seni görüyorum hala; ‘Hastayım, yorgunum, şu işim de bir bitsin’ duyuyorum senden sürekli.
Bezgin bir yüz ifadesiyle genelde şikayettesin.
Hatta tek gözlü korsan gibisin, bir gözün hala…
View original post 117 kelime daha