DEDE ile TORUN
Torun: Eski aşklar nasıldı dede?
Dede: Eski aşklar, şimdiki gibi cepli, internetli değildi. Birbirimize mektup yazardık.
Torun: Mektup mu, o da ne?
Dede: Duygularımızı bir kâğıda yazıp zarfa koyar, postayla yollardık.
Torun: Şu işe bak! Ben olsam uğraşmam böyle şeylerle. Cevap kaç günde gelirdi?
Dede: Sevene angarya gelmez, uğraşır. Sevgilisine güzel sözler yazmak için kafa yorar. Duygularını çok iyi anlatmak, dile getirmek ister. Cevabın gelişi belli olmaz. Ortalama bir hafta sürer. Postacının gelişi dört gözle beklenirdi.
Torun: Doğrusu, ben bekleyemem o kadar.
Dede: Sevgi sabır ister oğlum
Torun: Bu kadarı da fazla. Attığım mesaja anında cevap gelmeli. Bir iki gün beklerim. Baktım gelen giden yok. Kızarım, hemen başka bir aşka yelken açarım.
Dede: Bizim yelkenimiz yoktu. Kürek çekerdik.
Torun: Ne yazardınız sevgilinize?
Dede: şiirler, güzel sözler yazardık.
Torun: Bir örnek verebilir misin?
Dede: Mektup yazdım acele/al eline hecele/mektup benim vekilimdir/koy konuna gecele.
Torun: Sevgilinin kendisi varken mektubuyla gecelenir mi be! Siz de pek safmışsınız.
Dede: Şimdikiler gibi elektronik, mekanik olmadığımızdan ne sen bizi anlarsın oğul, ne de ben sana anlatabilirim niye duygusal ve saf olduğumuzu. Boşuna konuşmayalım.
Erhan Tığlı
*********